Yazımın sonunda söyleyeceğimi başında söyleyeyim de, ne demek istediğimi, daha doğrusu meramımı anlatmış olurum…
Anadolu’da, özellikle Konya’da en son yapılacak işlerin başında Konyaspor’da başkanlık yapmaktır!
Tabi ki, yöneticilik de…
Dünya’nın en güzel tesislerini yap, en ihtişamlı stadını yap, insanların umurunda bile olmaz, çünkü insanlar için tesisleşme, kurumsallaşma vesaire önemli değildir, önemli olan tabela, yani skorun iyi olmasıdır…
Dolayısıyla, Konyaspor’da kim başkan olursa olsun, oyunu kuralına göre oynamalı!
Bu Ömer Atiker için de, Ömer Atiker’den sonra gelecek olan içinde geçerli.
xxx
“Trabzon deplasmanı, ardından İstanbul’da boksla ilgili bir toplantı ve Fenerbahçe-Galatasaray derbisi” derken, kar, kış bastırmadan attık kendimizi memlekete…
Her ne kadar memleketten uzaklaşmış olsak da, memleketin havasından, suyundan, havadislerinden uzaklaşmadık…
İstanbul’daki bazı iyiniyetli ve samimi arkadaşlar, “Konyaspor’a ne oluyor böyle” diyerek kaygılarını ifade ederlerken, “Böyle giderse düşersiniz” diyen üç büyüklerin amigo yazarlarına da “Bu ülkede enflasyon düşer, cemre düşer, dahası İstanbul’un semt takımları düşer” Ömer Atiker’in başında olduğu Konyaspor düşmez” dedim…
Ve “Tabi ki, kurt elmanın içine girmezse” diye de bir ekleme yaptım…
Biraz açmak gerekirse, Konyaspor ailesi olarak, birbirimizin ayağından çekmez, fesatçılık, fitnecilik yapmazsak, Konyaspor bu ligi aslanlar gibi en iyi yerde bitirir…
Konuyu kendimize, Konyaspor ailesine getireceğim…
İçerisinde yönetim, medya ve taraftar olan paydaşlara.
xxx
Öncelik kendimize…
Yani, bizim mahallenin ahalisine…
Sürekli şikayet eden, bel altı vuran, ama kendisi ile hiç yüzleşmeyen kişi ve kurumlara!
Hep suçlu ve hatalar karşı tarafın ve diğer faktörlerin…
Kendimiz ne kadar masumsak!
Ellerinde olan ya da olmayan nedenlerden dolayı, sürekli kan kaybeden, güvenirliği kalmayan, saygınlığı kalmayan, dahası yerlerde sürünen Konya basını, aslı astarı olmayan, üfürme haberlerle gündemde kalmak ya da kendilerini muhatap aldırmak için saldırganlaşıyor, çirkinleşiyorlar…
Ben ortaya yazıyorum; varsa nasibine düşen alabilir!
Konyaspor ve yönetenleriyle alakalı, yazılan çizilenlerin ve fotoğrafın anlattığı bu…
Psikolojik baskı ya da muhatap alınmama kaygısı olabilir mi?
Bilemiyorum…
Ama hem şehre, hem de şehrin takımına zarar veriliyor…
Başkan kötü, yönetim kötü, topçu kötü, hakem kötü, zemin kötü, armudun sapı, üzümün çöpü!
Zıkkımın kökü…
Peki…
Ya bizler, sizler?
Sorunun çözümüne yönelik adımlar atmak yerine, öküz altında buzağı aramak ne Konyaspor’a ne de yazana çizene, haber yapana, fotoğraf çekene bir faydası olmaz…
Ömer Atiker ile Celalettin Hakan Katırcı’nın arası açıldı mı?
Sana ne lan?
Açıldı ya da açılmadı, seni ne ilgilendiriyor?
Çöpçatanlık mı yapacaksınız?

Siz önce kendi gözünüzdeki merteği görün, sonra da Ömer Atiker ile Celalettin Hakan Katırcı’nın gözündeki çöpe sıra gelsin!
Konya’da tek gündem şimdi; Celalettin Katırcı ile Remzi Mert Selek neden istifa ettiler?
Derdi size mi düştü?
Diyelim ki, görüş ayrılığı ya da işlerinin yoğunluğu vesaire…
Hangi ailede, hangi evde, hangi karı-koca arasında sürtüşmeler olmuyor…
Veya sonu ayrılıklarla biten evlilikler?
İki yönetici istifa etmiş…
Olabilir…
Boşlukları doldurulmuş mu?
Doldurulmuş…
Başka?
Şu sebeple, bu sebeple ayrılmışlar, kime ne, sana ne, bana ne?
‘Celalettin Hakan Katırcı ile Remzi Mert Selek Konyaspor’dan ayrıldılar’ diye Konyaspor krize mi girdi?
Konyaspor’da bayraklar yarıya mı indirildi?
Kaldı ki, Remzi Mert Selek’i bilmiyorum, ama Katırcı, “Benim Konyaspor’a içerdeymişim gibi desteğim sürecek” dedi mi?
Dedi…
Daha ne desin adam?
Benim için önemli olan bu…
Ben bardağın dolu tarafına bakıyorum.
xxx
Kaç gündür Ömer Atiker’le yatıyor, Celalettin Hakan Katırcı ile kalkıyoruz…
Yeter artık!
Sıktınız, sıkıldık!
Konyaspor’un iyi yerlere gelmesi için bir yerden başlamak lazım…
Konyaspor ailesi olarak…
Yönetim, basın, taraftar, anlayacağınız şehrin bir araya gelmesi lazım…
Birilerinin umurunda olmaması hoş değil…
Israrla direniyor, adım atmak istemiyorlar…
Arkadan itekliyoruz yetmiyor, dürtüyoruz da, zoraki gözlerini açıyorlar…
Herkes kendini düşünüyor…
Menfaatini yani!
Konyaspor düşmüş, kalkmış, hatta ölmüş umurları bile değil…
Konyaspor’un Konya’ya değil, ama Konya’nın Konyaspor’a ihtiyacı var…
Dolayısıyla da bu şehir birlik ve beraberliğe muhtaç…
Ama, “gerek yok” diyorsanız eğer, zorla da güzellik olmaz!
Ne diyeyim başka?
Siz bilirsiniz!
Tercih hakkı sizde…
Takımın başına bir iş gelirse de, gazetelerinizde, televizyonlarınızda, sosyal medyalarınızda deli danalar gibi böğürmeyin!
Bu kadar.



