Çok siyaset yazan birisi değilim…
Ama, güncelle olsun, şehirle olsun zaman zaman aklımın erdiği, dilimin döndüğünce yazarım…
Bazı konulara kayıtsız kalamam…
Özellikle vatan, bayrak, din konularında hassasım…
“Dinim, namusum ve vatanım için yaşarım” cümlesini “Bismillahirrahmanirrahim” gibi ağzımdan düşürmediğim gibi, zaman zaman da yazılarımda ifade ederim…
Benim kırmızı çizgilerimdir…
Konuyu nereye mi getireceğim?
PKK terör örgütünün Türkiye’den çekilmesine.
xxx
Son günlerin güzel haberlerinden birisi de terör örgütü PKK’nın Türkiye’den çekilme kararıydı…
İki yaşanmışlıkla konuya girmek istiyorum…
Birincisi oğlum Emre’nin, ikincisi de çok sevdiğim bir kardeşimin yaşadıkları…
Oğlum Emre 2010 yılında vatani vazifesini Hakkari Şemdinli’de ifa etti…
Şemdinli neresi mi?
Türkiye’nin İran ve Irak’a hudut teşkil eden güzel bir ilçesidir…
Ama, PKK terör örgütünün de en rahat sızdığı, dolayısıyla da can güvenliği olmayan bir ilçemiz…
Hem de PKK terörünün “çoluk-çocuk, asker-polis, kadın-kız” demeden masum insanları kahpece öldürerek, özellikle Hakkari, Batman, Şırnak, Siirt daha doğrusu Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yer alan şehirlerimizde büyük korku salan eli kanlı terör örgütünün Türkiye topraklarını terk etmesini önemsiyorum…
Yukarıda da altını çizdiğim gibi, oğlum Emre 2010 yılında tam tamına 16 ay Şemdinli’de vatani görevini yaptı…
Bir baba olarak o dönemi hatırlamak bile istemiyorum…
Haftada ya da 10-15 günde bir görüşüyorduk…
Gönlümüzü rahat ettirmek için, sıkıntısının olmadığını, daha sık arayamamasının sebebi olarak da, telefonların veya GSM operatörlerinde yaşanan sıkıntılardan kaynaklı olduğunu söylüyordu…
Gerçeği ne zaman mı öğrendik?
Vatani vazifesi bittikten sonra…
“Siz rahat uyuyun diye, her ayın 15-20 gününü dağlarda PKK ile çatışarak geçirdik” deyince, içimiz bir tuhaf oldu…
Çatışmalara katıldığı, dağa çıktığını bizden gizlemişti…
Hatta, terhisine bir gün kala PKK teröristlerinden baskın yediklerini, ama zayiat vermediklerini söylemişti...
O dönemde ya da daha önceleri askerlik yapan çocukların psikolojileri iyi değildi…
Benim oğlumun da, psikolojisini düzeltmesi biraz zaman aldı…
Dolayısıyla, PKK’nin Türkiye’den çekilmesini bu anlamda çok önemsiyorum…
Bundan sonra vatani görevlerini yapmak için Hakkari’ye ya da Batman’a gidecek olan, ana kuzuları ve geride bıraktıkları aileleri kötü haber beklemeyecekler.
xxx
Gelelim ikinci konuya…
Güneydoğu’da büyük bir ilçe…
Orada yaşayan bir kardeşimiz…
Tabi ki, yaşamak denirse…
Bir tarafta ekmek kavgası, bir tarafta terör belası canına tak etmiş…
Çareyi baba yurdunu terk etmekte bulmuş…
Konya’ya gelmiş, uzun bir süre burada kaldıktan sonra, biraz ana-baba hasreti, biraz da evlenmek barklanmak ve çoluk-çocuğa karışmak için baba yurduna tekrar gitmiş…
Gitmiş ama, PKK’lı teröristler işi daha da şiddetlendirmiş, adeta nefes alacak durumları bile kalmamış…
Sivil katliamlar, intihar saldırıları, silahlı çatışmalar ve bu çatışmalarda çocukların kullanılması bir yana, en zalimcesi de, ağzı süt kokan çocukları anne-babalarından, kardeşlerinden kopartarak dağa göndermeleri olmuş!
“Bize katılmıyorsanız, evlerinizi terk edin” gibi baskılara muhatap olduklarını söyleyen kardeşimiz, “Akşam oldu mu, evlerimizde karanlıkta oturuyor, televizyonu açmıyor, yüksek sesle konuşamıyorduk. Bir evde ışık gördükleri zaman kapımız hemen çalınıyor, biz sizin için savaşıyor, siz burada keyif çatıyorsunuz” diyerek, inanılmaz baskı yapıyorlar, terör estiriyorlardı…
Ve bir gün bana, “Abi ne olur bizi buradan kurtar, ben tekrar Konya’ya gelmek ve o huzur şehrinde yaşamak istiyorum” diye telefon etti…
“Biraz sabır et” filan demeden, “ne zaman istiyorsan gel, iş konusunu da düşünme” dedim…
Ve o kardeşimiz, bir gece yarısı apar-topar kaçarcasına Konya’ya geldi…
Tabi ki, gözü arkada kalarak…
“Çocuklarımı terör örgütüne kaptırmamak için, baba yurdumu terk ettim abi” dediğinde gözünün ıslanmasını görmek, o günlerde beni derinden yaralamıştı…
Bu yazıyı yazmadan önce kendisini aradım ve “terör örgütü Türkiye’den çekiliyor, artık baba yurduna dönersin” diye takıldım…
“Giderim, ama turist olarak giderim abi. Ben artık Konyalıyım. Ama bu işin mimarı AK Parti ve MHP onlardan Allah razı olsun” dedi ve şunu ekledi: “Allah o günleri bir daha göstermesin.”
Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da görev yapacak olan asker, polis, doktor, hemşire, öğretmen herkesin gözü aydın...
Artık, analar-babalar-kardeşlere, ülkenin doğusundan kötü haberler gelmeyecek, evlerinizin damlarına şehit bayrakları asılmayacak…
O bayraklar düğün ve şenlik bayrakları olacak…
Terörsüz Türkiye’ye hoş geldiniz.



