Günlük yazan birisi değilim…
Haftada 1-2 yazdığım da oluyor 3-4 yazdığım da…
Mümkün olduğunca spor yazmaya özen gösteriyorum…
Çünkü, spor yazarıyım…
Ama, gündemi de, siyaseti de, daha da ötesi sanatı da yazacak donanıma, kelime haznesine sahibim…
Konuşurken değil, ama yazarken, yani yazım kurallarını bilir, mümkün olduğunca da riayet ederim…
Yazılarımı daha çok gözlerimle yazarım…
Kulaklarımla değil…
Ama, bazen kulaklarımın duyduklarına da Fransız kalmam…
İnceler, araştırır, daha da ötesi gözlemlerim…
Sporda gündemin yoğunluğu malum…
Türk futbolundaki “bahis” ve “şike” iddiaları, ülke sınırları içerisinde kalmadı, dünyanın her köşesine dalga dalga yayıldı…
Hatta Afrika’nın balta girmemiş ormanlarında yaşayan “Zulu Kabilesi”nin fertleri bile Türkiye’de yaşanan “bahis” olaylarına kulak kabartmışlar!
Bu arada hem şehrime hem de yazılarıma ara vermiştim…
Biraz İstanbul, biraz Ankara havası aldım…
İstanbul’da TSYD yönetimi olarak arkadaşlarla bir araya geldik, bundan sonraki yapılacak olanları masaya yatırdık…
Bazen tartıştık, bazen gülüştük, ama ortak paydada buluştuk…
Anlayacağınız buradayım ve kaldığım yerden, gündeme dair yazılarıma devam edeceğim.

Yukarıda da ifade ettiğim gibi, Türk futbolun gündemi, ne Milli takımın İspanya’yla 2-2 berabere kalması, ne Beşiktaş’ın Rafa Silva krizi, ne de Galatasaray ile Fenerbahçe arasındaki puan farkının 1’e inmesi…
Özellikle İstanbul’da, bizim mahallede, yani spor medyasında herkesin dilinde “bahis” ve “şike” mevzusu var!
Gündem böyle olunca ve Konyaspor’u da ucundan kıyısından ilgilendirince, konunun uzmanlarıyla, ama en önemlisi de olaylara hakimiyeti ile bilinen meslektaşım sevgili Atilla Türker’le İstanbul’da bir araya geldik…
Malum, bu konuda fikirlerine başvurulan, ağzından çıkacak her kelimenin, insanları aydınlatma noktasında altın değerinde olduğu bilindiği için de, medya mahallesinin parlayan yıldızı…
Hoş, işsiz de olsa, her zaman aranan, fikirlerine değer verilen bir isim Atilla Türker…
Kendisiyle bu “bahis” konusuna daha önce de konuşmuştuk..
Atilla Türker son konuşmamızda, “bekle biraz, daha ne bombalar patlayacak” deyince, açıkçası irkildim…
Gerçekten Türk futbolunun bağırsakları temizlenirken, ağaların bağırsakları da temizlenecek mi? diye sormadan edemedim…
Yine aynı cevabı verdi, “bekle, göreceksin” dedi…
Ben özellikle ismi açıklanmayan 47 futbolcuya taktım!
Daha da ileri gidiyor ve soruyorum; Başakşehir’de dahil, diğer İstanbul takımları ile Trabzonspor’un yerli ve yabancıları da bu işin içerisindeler mi?
Ki, öyleyse bunların isimleri neden açıklanmaz?
Yabancı oyuncu olarak sadece Konyaspor’lu Ndao’dan başka hiç mi yabancı yok…
Hepsi apak da, bizimkisi mi kapkara!?
Tek kupon oynadıkları için af kapsamına alınanların isimlerini açıklayacak yürekli bir insana ihtiyacı var ülke futbolunun…
Bir maç oynayan hakemleri açıklayanlar, bir maç oynayan futbolcuları da açıklamakla yükümlülerdir…
Madem, Türk futbolunun bağırsakları temizlenecekse, çakıldakları da temizlenmeli…
Öyle değil mi?
Türk futbolunda “şike, teşvik, hatır şikesi, teşvik” diyenlerin aklından şüphe ederim ya da “şike, hatır şikesi ve teşvik yok” diyen her kimse bu işin bir parçasıdır veya parçası olmuştur…
Yıllar önce yaşadığım ve bildiğim var, onun için de bu kadar iddialı konuşuyorum.
xxx
AKIN GÜRLEK’İN AÇIKLAMALARI
Daha önceki yazılarımda da, “Devlet işin üstünde, Cumhuriyet Savcıları, ince eleyip sık dokuyorlar” demiştim…
İşkembeden atmamıştım…
Gelinen noktada
İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek, “Bizim ve TFF'nin yürüttüğü soruşturma başka, TFF’ye bağlı değiliz” demiş yaptığı açıklamada…
Bahse kim karıştıysa üzerine gideceklerinin altını çizmiş Akın Gürlek…
TFF’nin isimlerini sır gibi gizlediği 47 oyuncuyu da, kulüp başkanlarını da, kulüp yöneticilerini de tek tek enseleyeceklerini, bundan da kimsenin sıyrılmasının mümkün olmayacağını söylemiş…
Daha ne desin adam…
Şunu da söylemiş Akın Gürlek, “Eski hakemler, spor yorumcuları bile olabilir . Şike ve yasa dışı bahse kim karıştıysa olayın üzerine gidiyoruz.”
Buradan çıkan sonuç şu; TFF ya da Başkan İbrahim Hacıosmanoğlu’nun halının altına gizlediği iddia edilen kişi ve kurumlar, Devletin yargı organları tarafından açığa çıkarılacak ve halının altı temizlenecek!
Sözün özü şu; Türk futbolundaki pislikler temizlenecek, pisliğe bulaşanlar da, tarihin karanlık sayfalarına gömülecekler.



